On yedinci yüzyıl ressamı Artemisia Gentileschi, erkek egemen sanat dünyasında tanınan ilk kadın sanatçılardan biriydi.
Resim İncelemesi- İlknur Uyan
Caravaggio’dan etkilenen ressam Orazio Gentileschi’nin (1563-1640) kızı olan Artemisia Gentileschi(1593-1653),Pisia da doğdu. Kadın ressamlara rağbet edilmeyen bir dönemde Floransa Accademia di Arte del Disegno’ya kabul edilen ilk kadın ressamdır ve sanatçının adı, Akademi’nin 1616-1620 yıllarındaki kayıtlarında yer almıştır . Genç kızlığa yeni erdiği sıralarda tacize uğradı. Resmi bir iğfal davasında aşağılandı. Napoli’de resim akademisi açtı.1638’e doğru, Papa’ya başkaldıran, bölücü İngiltere’ye gitme yürekliğini gösterdi. Sözleri ve eserleriyle erkek ve kadınların iş hayatında eşit hakları ve her iki cins arasında ruh eşitliği olması gerektiğini savunan ilk kadınlardandır.
Yudit Kitabı’nda anlatılan öyküye göre, Judith, kentlerini kuşatan Asurlulara, teslim olmamak için Asur ordusunun komutanı Holofernes’i öldürmeye karar verir. Asur Kralı Nabukadnezar’ın,Medlerle yaptığı savaş sırasında kendisine yardım etmeyen kavimleri cezalandırmayı istemesi üzerine Holofernes komutasındaki ordu Judith’in yaşadığı Betulya kentini kuşatır. Tüm kent halkı Judith hariç teslim olmayı kabul eder. Kuşatma kararına karşı çıkan Judith kendini kurtarmak için plan yapar. Bu plan doğrultusunda yanına yardımcısını da alarak Holofernes’in yanına gider. Judith’in güzelliğine vurulan Holofernes, onun serbestçe dolaşmasına izin verdiği gibi, altı gün sonra onu özel bir ziyafete de çağırır. Ziyafette çok sarhoş olan Holofernes sızınca Judith, yardımcısını dışarı yollar. Bütün uşaklar da dışarıda olduğundan Holofernes’in kılıcını alır ve iki darbe ile kafasını keser. Dışarı çıkıp kesik başı bir heybeye koyması için yardımcısına verdikten sonra iki kadın, düşman karargahını terk ederek Betulya’ya geri dönerler. Komutanlarını çadırda ölü olarak bulan Asurlular paniğe kapılırlar ve kuşatmaya son verirler.
Artemisia, Judith ve Holofernes ile ilgili öyküyü birden fazla ele almıştır. Bugün, Napoli’de ve Floransa’da bulunan Judith Holofernes’in Başını Keserken adlı tabloları aynı kompozisyon özelliklerine sahiptir. İki örnekte de Judith hikayesinin en çarpıcı anı ele alınmıştır. Judith, Holofernes’in Başını Keserken adlı tabloları aynı kompozisyon özelliklerine sahiptir. İki örnekte de Judith hikayesinin en çarpıcı anı ele alınmıştır. Judith, Holofernes’in başını onun kendi kılıcıyla kesmekte, yardımcısı da Kendini savunmaya çalışan Holofernes’i zapt ederek Judith’e destek olmaktadır. İki kadının ifadelerinden çok kararlı oldukları anlaşılmaktadır. Kompozisyonda kullanılan ışık figürlerin belirli kısımlarını aydınlattığı için form bütünlüğü bozulmuştur. Karanlık arka plan ve yoğun ışık-gölge karşıtlığı Caravvaggio’dan izler taşımaktadır.Artemisia’nın Judith’i sıklıkla ele alması, başından geçen tecavüz travmasının verdiği psikolojik karşılık olarak yorumlanmıştır.1621’de tek başına Roma’ya döndükten sonra yaptığı Judith ve Yardımcısı Holofernes’in başı ile(1625) adlı resminde, Judith’in kılıçla kestiği Holofernes’in başı yardımcısı Abra tarafından bir heybeye yerleştirilmektedir. Bulundukları mekandaki karanlık atmosfer yüzlerine hâkim olan endişe duygusunu kuvvetlendirmektedir. Bu karanlık atmosferi tek ışık kaynağı cılız bir şekilde yanan mumdur. Mumun alevine doğru uzattığı elinin gölgesi yüzüne vurduğundan Judith’in yüzü zor seçilirken yardımcısının yüzü ışık içindedir.
Son olarak da söylemek istediğim;
Artemisia Gentileschi 17.yüzyıl başında yaşamış gerçek bir tarihsel figürdür. Resim tarihine geçmiş az sayıdaki kadın ressamlardan biridir. Artemissianın sanat tarihi ve feminist sanat açısından değeri çok büyüktür. Artemissia döneminin en iğfal isimlerinden biri oldu. Sözleriyle de eserleriyle de erkek ve kadınların iş hayatında eşit hakları ve her iki cins arasından ruh eşitliği olmasını savunan ilk kadınlardandır. Bununla birlikte Artemissia döneminin en ağır koşullarında fiziksel ,psikolojik ,toplumsal açıdan birçok acı yaşamış bir kadın sanatçıdır fakat Artemissia’nın hırsı ,öfkesi ve resime olan hayranlığının önüne hiçbir şey geçememiştir. Bu azmi ve başarısı ise hem kadınların sanattaki yerine ve kadınların mücadelesine büyük bir katkı sağlamıştır. Son olarak Linda Nochlin’in Feminist sanat dair toplumsal bir yazını örneklendirerek bitireceğim;’’(…)Ama gerçekte, hepimizin bildiği gibi, şuanda da geçmişte de bu işler, sanatta ve yüzlerce başka alanda, kadınlar dahil olmak üzere beyaz, orta sınıf ve hepsinden önemlisi erkek olarak doğacak kadar şanslı olmayan herkes için cesaret kırıcı, baskıcı ve caydırıcı olmuştur. Arıza, yıldızlarmızda hormonlarımızda regli dönemimizde ya da rahim boşluğumuzda değil kurumlarımızda ve eğitimimizdedir…Asıl mucize, kadının ya da siyahilerin bütün dezavantajlarına karşın bilim, siyaset ya da sanat gibi beyaz erkeklerin ayrıcalıklı olduğu uzmanlık alanlarında, katışıksız mükemmelliğe ulaşma başarısını göstermiş olmalıdır. ’demiştir. Bu bağlamda kadın sanatçıların geçmişten günümüze birçok dalda geride bırakılmaya çalışılmasına rağmen kadınlar bir adım dahi geri atmamıştır ve günümüzde birçok değerli kadın sanatçının olmasına sebep olmuşlardır.

