Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Mersin Kadın Platformu’ndan ortak atölye

Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Mersin Kadın Platformu bileşenleri, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü öncesi “Şiddetle Mücadelenin Yollarını Konuşuyoruz” başlıklı bir atölye düzenledi. Mersin Barosu Gökdelen 16. Kat’ta başlayan atölyeye kadın platformu üyesi yaklaşık 30 kurum temsilcisi ve Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi avukatlar katıldı.

Haber: Güler Cengiz

Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi adına Av. Şirin Güner’in ve Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz’ın birer açılış konuşmalarıyla başlattıkları atölyede Av. Serap Angay, Av. Ezgi Özkan, Av. Zelal Akgül birer sunum yaptılar. Şiddete maruz kalan kadınların karşılaştığı uzaklaştırma, koruma, sığınma, nafaka, isim/adres değiştirme, faille ortak çocuğun kişisel ilişki kurmasının önlenmesi, fail yakınlarının tehdidi, duruşma takibi ve haberleşme yöntemi, kadının duyguları ve yılgınlığı nedeniyle yargılanamaması ve dayanışma örme gibi başlıkların ele alındığı atölyede farklı sorunlar da tartışılıp çözüm önerileri sunuldu.  Kadın Hakları Merkezi üyesi avukatlar, kendilerine gelen dava dosyalarından örnekler vererek kadınların şikâyet mercii kolluk güçlerinden başlayarak, bunların davaya dönüşmesine, dava sürecinde ise ceza aldırma ve cezanın uygulatılmasına kadar yaşadığı zorluklar zincirini anlattı. Kadın Platformu üyeleri ise, kendileriyle bir şekilde bağ kurup yardım isteyen kadınlarla dayanışma da karşılaştıkları zorlukları ve yetersizlikleri sıralayarak, çözüm önerilerini sundular.

Atölyede öne çıkan sonuç ve öneriler kısaca şöyle özetlenebilir:

*Şiddet gören kadınların neyle karşı karşıya olduklarına ve böyle bir durumda nerelere başvuracaklarına ilişkin bilgileri adım adım anlatan materyallerin hazırlanması gerekiyor. Şu durumda şu yol, bu durumda bu yol izlenmeli, bu adımdan sonra karşına şu çıkacak, böyle bir durumda şu yolu izlemelisin gibi son derece açık ve net bilgiler yer almalı. Hatta bu bilgiler bu işin tüm muhataplarına da verilmeli. Yani devlet nezdinde bu işin muhataplarına olduğu kadar, kadın hakları örgütleri ve hak arama mücadelesi veren tüm kurum temsilcilerine de verilmeli. Çünkü kadın hakları konusunda çalışmalar yürüten birçok kurum da, aslında böyle bir durumda ne yapabileceğine ilişkin gerçek bilgilere sahip değil.

*Ölümle sonuçlanan şiddet davalarında davalar bir türlü kasten adam öldürme ya da öldürmeye teşebbüsten açılmıyor. Aksine yargılamalar faillerin indirimlerden yararlanabilmesini kolaylaştıracak maddelerden açılıyor. Bu konudaki itirazlar dikkate alınmıyor.

* 6284 sayılı yasayı kolluk güçleri ve devlet amirleri uygulamak istemiyorlar. Kendilerine şiddet için başvuran kadına böyle bir yasanın olduğunu, yasanın kendisine hangi hakları tanıdığını anlatmıyor. Onun yerine şikâyeti alıyor ama onun bile gereğini yapmıyor. Uzaklaştırma kararı verilen kişinin takibini yapmıyor, bazen şiddet mağduru kadını arayıp durumunu soruyor, bununla yetiniyor, bazen de bunu bile yapmıyor.

*Karakollarda var olan Aile İçi Şiddet Büroları nasıl çalışmalar yapıyor? Buralarda biriken istatiki verileri nasıl öğrenebiliriz? Gerçek verilere nasıl ulaşabiliriz?

*Şiddet mağduru kadın, failin tahliyesinden önce yetkililerce mutlaka önceden haberdar edilmeli. Bu arada kendini ayarlamasına fırsat verilmeli. Durumu olmayan kadınların failden uzaklaştırıp yaşamını güvence altına almak için başka bir şehire ve işe yerleştirilmesi gerekiyor. Bu kadın örgütlerinin dayanışmayla halledebileceği bir durum değil. Devletin bu yönlü politikalar geliştirmesi ve bunu hayata geçirmesi için yollar izlenmeli. Bunun için daha çok talepte bulunulmalı, farkındalık ve duyarlılık yaratarak baskı kurulmalı.

*Şiddete uğrayan kadınların 7/24 ulaşabileceği adresler olmalı. Yardım talep eden kadınlar, o anda başka bir alternatif yoksa KADES’e ya da ŞÖNİM’e yönlendirilmeli.

*Okullarda gizlilik kararını uygulamakta büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Bu hem okul müdürlerinin bu konudaki korkularından hem de hala yasal mevzuatlarda var olan sorunlardan kaynaklanıyor. Bu konularda daha fazla kamuoyu yaratıp baskı yaratılmalı.

*Okullarda rehber öğretmenler kendilerine yansıyan istismar olaylarında kayıt tutmak istemiyor. Hem istismar durumlarında hem de gizlilik kararı aldırabilmiş çocukların okul kayıtlarında karşılaşılan zorlukları en aza indirebilmek için okul müdürleri ve öğretmenlerle görüşmeler yapılmalı. Böyle durumlarda izlemeleri gereken prosedürleri anlatılmalı.

* Şiddet mağduru kadının işe yerleştirilmesinde yerel yönetimleri zorlamak gerekiyor. Sığınma evinden ya da ŞÖNİM’den gelen kadınların ivedilikle işe yerleştirilmesi sağlanmalı.

* Bu atölyeler tematik başlıklarda aylık periyotlar halinde tekrarlanmalı, sürekli hale gelmeli.

 Atölye, Mersin Kadın Platformu adına Ayşegül Göçmen’in yaptığı kısa bir sunumla sona erdi.   

Paylaş

İlgili Yazılar