İHD Mersin’den son sekiz ayın raporu: 33 başvuru yapıldı

İHD Mersin Şubesi Kadın Hakları Komisyonu, 2021 yıllının Mayıs-Aralık ayları arasında 33 başvuru yapıldığını açıkladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şubesi Kadın Hakları Komisyonu, 2021 yılı Mayıs-Aralık ayları arasında yapılan başvurular hakkında açıklama yaptı. Dernek şubesinde yapılan açıklamaya SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, Genel-İş Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, HDP İl Eşbaşkanı Gülbahar Şöfer, Mimoza Kadın Derneği Başkanı Çiğdem Göksoy, TJA, Mersin Kadın Platfotmu bileşenleri katıldı. Açıklamada konuşan İHD Mersin Şubesi Eşbaşkanı Zeynep Benli, kadınların yaşadıkları sorunlara değinerek, mücadele vurgusunda bulundu.

“İstanbul Sözleşmesiyle şiddet önlenmek amaçlandı”

Benli açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “2000 yılında BM Binyıl Zirvesi’ndetüm üyeler tarafından kabul edilen cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi ve kadının güçlendirilmesi yer aldı. Bu alanda üç kriter belirlendi. Bunlar sırasıyla ilk, orta ve yüksek öğretimde kız çocuklarının erkeklere oranı, tarım dışı ücretli işlerde çalışan kadınları oranı ve mecliste kadın oranı.  BM tarafından cinsiyet eşitliği bir insan hakkı olarak tanımlanmaktadır. Türkiye’de, Cumhuriyet Devrimleri cinsiyet politikalarının zeminini hazırlayarak, kadının yurttaşlık hakkını kazanmasını sağladı. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ni(CEDAW) 1985 tarihinde imzalayan Türkiye, 2000 yılının başından itibaren cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda uluslararası taahhüt ve normlara uymak konusunda bir dizi adım attı. 2004 yılında Anayasa’nın 10. maddesinde ‘Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ‘ ifadesi eklenerek cinsiyet eşitliğine Anayasal güvence getirmiştir. 2009 yılında TBMM’nde Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kuruldu. 2012 yılında da 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kabul edildi. İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi Türkiye tarafından imzalanarak kadınlara ve kız çocuklarına karşı yönelik ev içi şiddetin önlenmesi amaçlandı. Sözleşmenin önsözü; kadına yönelik her türlü ayrımcılığın önlenmesi, erkeklerle eşitliğinin sağlanmasının ancak ev içi şiddetin ortadan kaldırılması ile olanaklı olacağı vurgulandı.”

İstanbul Sözleşmesi vurgusu

“Bu alanda en fazla çalışma yapan uluslararası kuruluşlardan BM Kalkınma Programının 2018 raporunda; Türkiye’nin cinsiyet eşitliği endeksinde, 2017 yılına göre beş basamak yükselerek 64.sırada olduğu belirtildi. 2019-2020 Eğitim-Öğretim Hedef Listesi’ne Toplumsal Cinsiyet Eşitliği dersi de eklendi. Ancak geldiğimiz noktada, muhafazakâr iktidar bu projelerin batı kaynaklı olduğunu, “fıtrata aykırılık” teşkil ettiğini öne sürerek “bu projenin anneliği, eşliği ve ev hanımlığını yok etmek üzere tasarlandığını vurgulamıştır. Devamla, LGBTİ+’ları ise sapkınlık olarak göstererek hedef haline getirmişlerdir. Toplumsal Cinsiyet normlarını yok saymak, şiddetin daha da artmasına neden olmuştur. Mücadele ile kazanılmış bir hak olan İstanbul Sözleşmesi, tek adamın isteği ile kaldırılmıştır.”

“6284 sayılı yasa uygulanmıyor”

“Yürürlükte olan 6284 sayılı sayılı yasa ise uygulanmamaktadır. Cezasızlık politikaları, daha çok kadının ölümüne ve şiddete uğramasına neden olmaktadır. Kız çocuklarına yönelik istismarın önüne geçilememektedir.  Nafaka hakkı ortadan kaldırılmak istenmekte, çocuklarına bakmak zorunda bırakılan kadına, ortak sorumluluk gerektiren ve ödenmesi zorunlu olan nafaka hakkı, haksız kazanç olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Cezaevlerinde kadınlar şiddete maruz kalmakta, şiddet vakaları gerek cezaevlerinde, gerekse sevkler sırasında gerçekleşmekte, başvurular sonucu yapılan suç duyurularına ise ‘kovuşturmaya gerek olmadığı’ gerekçesi ile ret edilmektedir. 2011 Suriye iç savaşı ile başlayan mülteci göçü, kadınların emek ve bedenlerinin sömürüldüğü bir alan yaratmıştır. Fuhuşa sürüklenen kadınlar, istismara uğrayan kız çocukları ucuz iş gücü olarak sömürüye açık hale getirilmiştir. LGBTİ+’lar nefret suçlarına maruz kalmaya devam etmektedirler. Yaşadıkları ayrımcılık ve nefret suçlarından failin cezasız bırakıldığı örnekler bir hayli fazladır. Yaşama, çalışma, barınma, örgütlenme, toplanma hakları sürekli olarak ihlal edilmekte, temel haklara erişmeleri engellenmektedir.”

2021 Mayıs-Aralık Toplam 33 başvuru

“Doğaldır ki ülke genelindeki bu uygulamaların olumsuz yansımaları kentimizde de yaşanmakatadır. Şubemize yapılan başvurular, bu olumsuzlukların çok az bir bölümünü yansıtmaktadır. İHD Mersin Şubesine 2021 yılı Mayıs – Aralık ayları arasında farklı konularla ilgili kadın başvuruları alınmış olup başvurulara ilişkin ilgili birimlerle ilişkiye geçilmiş başvuru konularının çözüme kavuşturulmasına çalışılmıştır. Başvurular arasında bulunan çocuk istismarı ve kadına yönelik şiddet davaları hukuk komisyonu üyesi avukatlarımızca takip edilmektedir. Cezaevinden hak ihlalleri konusunda yapılan başvurular, Cezaevi Komisyonu üyesi avukatlarımız tarafından cezaevi ziyaretleri yapılarak, şikâyetler konusunda gerekli işlemler başlatılarak takibi yapılmaktadır.Başvuruda bulunan LGBTİ bireylerinin sorunları yerinde incelenmiştir. Sorunlarının çözümü için ilgili dernek ve kurumlarla yazışmalar yapılmıştır.

İHD Mersin Şubesine 2021 yılında Mayıs-Aralık aylarında başvurular:

1-Çocuk ( 5 )

2-Cezaevi ( 15 )

3-Polis Şiddeti ( 2 )

4-Sığınmacı ( 2 )

5-İntihar ( 1 )

6-LGBTİ+ (2)

7-Şiddet ( 3 )

8-Polis baskısı ( 1 )

9-Mobbing ( 1 )

10.Pasaport alamama ( 1 )

TOPLAM: ( 33)”

Mücadele vurgusu

“İHD Kadın Komisyonumuzun altı aylık çalışması sonucu cinsiyetçi, baskıcı davranışların ve mobbingin önlenmesine dair politika belgesi hazırlanmış ve 20. Olağan Genel Kurul Kararıyla kabul edilmiş ve tüzüğümüze eklenmesine karar verilmiştir. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin hayata geçmesini isteyen biz kadınlar diyoruz ki; şiddet ve ayrımcılıktan korumak amacıyla imzalanmış olan İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede kaldırıldığı açıklanmış ve insanlar şiddete açık hale getirilmiştir. Ancak, bizler için İstanbul Sözleşmesi’nin iptali yok hükmündedir. Şiddete, ayrımcılığa ,nefrete ve yok saymaya karşı hep birlikte,bir arada durmaya devam edeceğiz.”

Paylaş

İlgili Yazılar