Çürüklerin İçine Düşen Ham Bir Meyvenin Tragedyası : Kurak Günler

Tepenin Ardı, Abluka, Kız Kardeşler gibi başarılı yapımlara imza atan yönetmen ve senarist Emin Alper’in son filmi Kurak Günler, Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde gösterildiğinden ve övgü dolu sözlere mazhar olduğundan beri izlemek için can attığım bir yapımdı. Şanslıyım ki vizyon tarihinden iki gün önce Başka Sinema ön gösterimi vesilesiyle izledim ve vizyona girmeden sizler için bir fikir olması açısından bu yazıyı yazıyorum.

Taşra bir kasabaya atanan yeni yetme genç bir savcı olan Emre, kendini hem gerçek hem mecaz anlamda bir obruğun ortasında bulur. Bu somut obruk, olaylar geliştikçe soyut bir hale bürünüp savcı Emre’nin en büyük sınavı haline gelecektir.

Yıllardır susuzluk sorunu ile boğuşan Yanıklar halkı su ihtiyacını yer altından sağlamaya başlar. Bunun sonucunda kasabanın belirli bir yerine derin ve geniş bir obruk açılmasına neden olur.
Açılan bu obruk zamanla toplumsal, politik ve hukuki bir mesele haline gelmiş.

Obruk sorunun el atmaya niyetlenen savcı, asıl obruğun yer altında değil insanlığın,toplumun, etik kavramının tam ortasında açıldığının, kasaba halkının her geçen gün çürümekte olan eril ve yozlaşmış yapısı sembolize ettiğinin farkına varıyor.

Matruşka bir yapıya sahip olan film, hikaye açıldıkça, olaylar geliştikçe altından farklı sorular ve sorunlar çıkarıyor. Bu yönüyle film, birçok toplumsal ve politik soruna değiniyor ve değindiği yerlerin altını derin ve cesurca çizmekten de kaçınmıyor.
Adalet, rıza ve etik kavramları etrafında şekillenen hikaye anlatısı doğa, insan, hayvan, kadın ve eşcinsellik gibi kavramları sosyolojik açıdan irdelerken bizi bize gösteren bir ayna oluyor.

Şahane yönetimi, kurgusu ve iyi oyunculuklarıyla Kurak Günler 2022’nin en iyi yerli filmlerinden biri. İzleyeni ve anlayıp kavrayanı bol olsun!

Paylaş

İlgili Yazılar