“Devlet, Raziye Oskay’ı koruma yükümlülüğünü yerine getirmedi”

Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi, Barış Can Uçuk tarafından öldürülen Raziye Oskay ile ilgili açıklama yaparak, “Raziye Oksay’a yıllarca sistematik şiddet uygulan Barış Can Uçuk yargılanmadı. Adli kontrolle serbest bırakılan erkek, sonunda Raziye Oksay’ı katletti. Devletin, kadını koruma yükümlülüğünü yerine getiremediği çok açık bir biçimde ortada.” ifadelerine yer verdi.

Ayşenur Önal

Mersin’de Barış Can Uçuk (24) adlı erkek, eski nişanlısı Raziye Oskay’ı (25) sokak ortasında tabancayla vurarak öldürdü. 2017 yılından itibaren sistematik olarak kadını taciz eden, evine silahla saldıran, kasten öldürmeye teşebbüs eden, konut dokunulmazlığını ihlal eden Uçuk, Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı ve 1,5 ay tutuklu kaldı.

Etkin yürütülmeyen yargılama süreci sonunda adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Uçuk, Raziye Oksay’ı sokak ortasında katletti. Aynı gün İstanbul’da Avukat Dilara Yıldız yine eski nişanlısı Oktay Dönmez tarafından katledildi.

“Sözün bittiği yerdeyiz”                                     

Yaşanılan kadın cinayetlerinin ardından açıklama yapan Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi, “Sözün bittiği yerdeyiz” dedi.

Mersin Barosu’nda açıklamayı okuyan Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Av. Arzu Günay, “Kadına yönelik şiddet en yakınlarımızdan geliyor. Sistemli şekilde eski nişanlısı Oktay Dönmez tarafından tehdit edilen Avukat Dilara Yıldız, olay anında olay yerine gelen polislerin gözü önünde kurşunlanarak öldürülmüştür.

Her gün en az bir kadın cinayeti ile güne başlar olmak ve bu kadın cinayetlerini normalleştirerek toplumun duyarsızlaştırılması, faillere uygulanan cezaların yetersiz olması ve şiddet gören kadınlar için gerekli tedbirlerin alınmaması nedeni ile gerçekleşen bu cinayetler karşısında, devletin tüm organları ve yargı sisteminin sorumluluğu bulunmaktadır” sözlerine yer verdi.

“Devlet kadını koruma yükümlülüğünü yerine getirmiyor”

Son 1 yılda 367 kadının erkekler tarafından katledildiğini söyleyen Günay, “Devletin, kadını koruma yükümlülüğünü yerine getiremediği açık olarak ortadayken, İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı verilerek, faillerin yeterince ceza almadıkları, iyi hal ve haksız tahrik gibi sebeplerle ceza indiriminden faydalandıkları mağdur karşısında güçlendikleri ve mağdurların mağduriyetinin ikiye katlandığı görülmektedir.

Kadın cinayetlerinin büyük çoğunluğunun ateşli silahlarla işlendiği açıkken bireysel silahlanmanın yasaklanmaması bu cinayetlerin en önemli sebeplerindendir. Bunun yanı sıra Türk Ceza Kanunu’nda ısrarlı takibin suç olarak düzenlenmesinin de geciktirilmemesi gerekmektedir” diye konuştu.

“Barış Can Uçuk yıllardır tehdit ediyordu”

Yıllardır kadın cinayeti davalarını takip eden Av. Işıl Akan ise, tüm kadın cinayetlerinde olduğu gibi Raziye Oksay cinayetinin de münferit ve tesadüfi olmadığını kaydetti.

Senelerdir süre gelen sistematik tehditlerin, her türlü taciz ve baskıların sonucu kadının katledildiğini kaydeden Akan, şu sözlere yer verdi:

“Raziye Oskay henüz çocuk yaşlarda tanıştığı ve o tarihten beri de sürekli baskı ve tehditlerine maruz kaldığı, onu ‘çok sevdiğini(!)’ söyleyen adam tarafından katledilmiştir. Kadına yönelik hiçbir şiddetin, ‘sevgi’, ‘aşk’ gibi sözcüklerle yumuşatılamayacağını, hiçbir şekilde meşrulaştırılamayacağını bir kez daha üstüne basa basa vurguluyoruz. Raziye Oskay, uzun yıllardır baskı, taciz ve tehditler altında her gün ölmekten korkan, her gün işe giderken önünü arkasını kontrol eden, yanına yaklaşan her yabancıya şüphe ve korku ile bakan, kısacık ömrünü hep öldürülme korkusu ile geçiren henüz 24 yaşında gencecik bir kadındır.

Bundan 5 yıl önce 2017 yılında da aynı kişi Raziye’nin evine silahla saldırmış, kasten adam öldürmeye teşebbüs, silahla tehdit, konut dokunulmazlığını ihlal gibi suçlardan ağır ceza mahkemesinde yargılanmış ve 1,5 ay kadar tutuklu kalmıştır. Dava sonrası da failin tehdit ve benzer eylemleri sürekli devam etmiş; davalar, şikayetler, uzaklaştırma kararları faili durdurmamış ve geçtiğimiz yıllarda Raziye, can korkusu ile son çare olarak izini kaybettirmeye karar vermiş, her türlü telefon vs gibi şahsi bilgilerini değiştirerek İstanbul iline yerleşmiş ve orada çalışmaya başlamıştır. Ancak fail bir süre sonra Raziye’yi orada da bulmuş ve iş yerine gidip gelmeye başlamıştır. Bu şahıstan kaçamayacağını anlayan Raziye en azından ailesi ile yaşamak üzere Mersin iline dönüş yapmıştır.

Adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı

Geçen yıl yani 2021 yılı içinde failin artan eylemleri nedeniyle tarafımızca yeniden şikayetçi olunmuş olup Cinsel Saldırı, Şantaj ve Tehdit suçlarından halen soruşturması devam eden bir savcılık dosyası daha vardır. Bu dosyada fail adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış, serbest kaldıktan sonra uzaklaştırma kararlarını hep ihlal etmiş, her gün Raziye’nin iş yerine gelmiş, her gün tehdit mesajları atmaya devam etmiştir… Bu vahim durum ve delilleri sunmak sureti ile adli kontrol kararlarına itiraz edip Raziye’nin artık can güvenliği olmadığı yönünde dilekçeler vermişsek de ne yazık ki fail tutuklanmamıştır. Geldiğimiz noktada ise fail hiçbir zaman durmak bilmemiş ve gencecik bir kadını, Raziye’yi sokak ortasında katletmiştir.

‘Her hukuki düzenleme biz kadınların can simididir’

Henüz Raziye’nin ölümünün üzerinden 12 saat geçmeden İstanbul’da gencecik bir kadın meslektaşımız Dilara Yıldız’ın da yine silahla katledildiği bilgisini aldık…

Her gün onlarca kadının şiddete uğrayıp öldürüldüğü bu ülkede, kadına yönelik şiddeti engelleyecek ve azaltacak her mücadele aracı ve her hukuki düzenleme biz kadınların can simididir. Bu nedenle İstanbul sözleşmesi tartışmaları ve 6284 sayılı yasanın uygulanma pratiği hayati önem arz etmektedir. Bu mücadelede, biz kadınları hukuki olarak geriye götüren hiçbir kararı kabul etmeyecek ve sonuna kadar mücadele edeceğiz. Toplumsal eşitsizliklerin ve kadına yönelik şiddetin sonlandırılması mücadelesi için tek başına yeterli olmasa da İstanbul Sözleşmesi taraf ülkeleri, bireyleri cinsiyet temelli şiddetten korumakla ve adli süreçleri hızlı işletmekle yükümlü tutmaktadır ve biz kadınlar için çok önemlidir.

Bugün ve bundan sonra da kadına yönelik şiddetin engellenmesi, faillerin en yüksek cezaları alması, gerekli hukuki düzenlemelerin yapılması ve kadınların tüm hukuki kazanımlarına sahip çıkılması noktasında sonuna kadar mücadele edeceğiz.”


Paylaş

İlgili Yazılar