9 kere Havva

Ezel Akay’ın 9 Kere Leyla’sını izlediğimde kendime ne oldu şimdi diye sordum? Bu izlediğim gerçekten bir Ezel Akay filmi miydi?

Bir yönetmen herkesçe iyi bilinen bir tiyatro oyununu, efsaneyi, romanı, öyküyü kendi bakış açısıyla sil baştan ele alabilir mi? Ona yeni bir boyut kazandırabilir mi? Elbette yapabilir. Sinema tarihi de tiyatro tarihi de böyle bir yığın farklı yorumlanmış eserlerle dolu. Ve zaten böyle eserler olmazsa, hepsi birbirinin tekrarı, aynı sözü söyleyen tatsız tuzsuz birer yağına dönüşürdü. Ve zaten iyi ki böyle eserler var ki, her gün bir adım daha ileriye gidiyoruz rejide, oyunculukta, teknikte.

Ama her eserin bir belkemiği, ekseni vardır. Ona her yönden bakabilirsiniz ama yerinden oynatamazsınız. Örneğin Antigone* oyununda siz tarafınızı isterseniz Antigone’den yana kullanırsınız, onu ve idealini öne çıkarır, Kreon üzerinden devlet yönetiminin keyfiliğini, yasaların kimlerin çıkarları ve neleri korumak için çıkarıldığını vurgulayabilirsiniz. İsterseniz Kreon’dan yana taraf tutup yasaların herkes için geçerli olduğunu, devlet yönetiminde kişilere iltimas geçilemeyeceğini öne çıkarır, Antigone’yi sorgulatırsınız. İsterseniz oyundaki diğer herhangi bir karakteri merkeze çekip rejinizi ona göre belirleyebilirsiniz. Bütün bunları yaparken inandığı doğrular yüzünden ölüme bile isteye giden Antigone’yi, bu eksenden çıkarıp tam zıttı bir eksene oturtamazsınız. Bunu yaptığınız anda o kişi artık Antigone değil, bambaşka yeni bir kişilik olur. Ve Antigone’nin taşıdığı hiçbir kavramı taşımaz, onun simgelediği evrensel değerlerden hiçbirini taşımaz. Yani anlattığınız şey, bir Antigone öyküsüyse, siz onu Antigone’likten çıkarıp İsmene’ye dönüştüremezsiniz. Bunu yaparsanız Antigone’yi inkâr edersiniz, onu da, efsanesini de, simgelediği değerleri de yerle bir eder, yıkarsınız.

Bence Ezel Akay’ın yaptığı tam da bu. Lilith’i alıp Havva’ya dönüştürmüş. Bu yüzden adı bu kadar çok geçmesine rağmen biz filmde bir Lilith görmüyoruz. Lilith adını telaffuz ede ede ortalık yerde dolanan bir Havva var ama Lilith’in kendisi yok. Leyla’nın ölümsüzlüğü, filmdeki fantastik ögelerden birisi ve Lilith’le tek ortak noktası, ölümsüz olması yani.

 Caner Özyurtlu’nun sunduğu Loş Sohbetler’de, Akay, bu filmi Tayfun Türkili’nin 9 Canlı** isimli tiyatro oyunundan esinlendiğini söylüyor. Jenerikte de var zaten bu bilgi. Filmi izleyip öyle bomboş kalınca, acaba bu nasıl bir oyun, hangi karakter Akay’a Lilith fikrini verdi diye merak ettim. Akay’ın Güzide karakterinden bir Lilith çıkarması ilginç olmuş. Ben de “9 Canlı”yı bugün sahnelemeye kalksam tıpkı Akay’ın yaptığı gibi tavrımı Güzide’den yana koyardım. Akay gibi, yazarının ona yüklediği tüm kötü kadın özelliklerinden arındırırdım. Güzide’yi kocasına körkütük aşık kadına döndürürdüm. Son sahnede Güzide’ye cinayet işletmez, tüm oyun boyunca var olan o tesadüflere bir yenisini ekler, Mine ve Faruk karakterinin birbirlerini kazayla vurmasını sağlardım. Burada oyunun ekseninde bir sapma yok, bakış açıma göre oyunu yeniden yorumlama var. Güzide, bir Havva kişisi olarak kadınlara yapıştırılan, kocasına ve evine bağlı, onun için saçını süpürge eden, kedi gibi her belada ayakta kalmayı başaran özelliklere sahip olmaya devam ediyor. Sadece komedilerde olmazsa olmaz olan, kadının ahlaksızlığı, masum yüzlü ayartan şeytanlığı üzerine oturtulan ögeleri temizliyoruz o kadar.

Bu özellikler (kirli bir varlık oluşu, erdemsiz, ahlaksız, şirret, şeytan, ayartıcı, yoldan çıkarıcı) sadece Lilith’e atfedilen özellikler değil. Aksine bence daha çok bir ölümlü olan ve insanların anası olan Havva’ya ait özellikler. Çünkü Havva, merakına yenik düşmüş ve Tanrı’nın yemeyi yasak ettiği meyveyi hem yemiş hem de Âdem’e yedirtmiştir. Böylece ilk günahı da işleyerek Âdem’le birlikte cennetten kovulmalarına neden olmuştur. Yani tarihte hep söylenildiği ve tarif edildiği gibi o bir günahkârdır. Bütün kötülüklerin nedenidir.

Filmde Leyla’nın anlattığı Lilith efsanesini herkes biliyordur. Lilith Tanrı’nın Âdem’le aynı anda, aynı topraktan yarattığı ilk kadın. Cennette birlikte yaşarken Âdem’in Lilith’le eşit oldukları gerçeğini kabul etmemesi yüzünden sorunlar yaşarlar. Özellikle sevişirken Lilith’in üstte ve baskın olmak istemesi, Âdem’in buna direnmesi, Âdem’in her şeyde karar vericinin kendisi olmak istemesi gibi sorunlar Lilith’i çıldırtır. Ve Âdem’i de cenneti de terk edip gider. Âdem bir süre sonra pişman olur ve Tanrı’dan Lilith’i geri getirmesini ister. Tanrı geri dönmesi için Liliht’e üç melekle haber yollar ama Lilith bunu kabul etmez, geri dönmez. Tanrı her gün 100 çocuğunu öldürmekle cezalandırır ama Lilith de boş durmaz. Âdem’in çocuklarına musallat olur, erkek çocuklarını 8. kız çocuklarını ise 20. günde öldüreceğini bildirir.  

Antigone örneğine geri dönersek, devlet yasalarına karşı insan özgürlüğünü savunan, bu uğurda can veren Antigone’nin kardeşi İsmene’nin çağrısına uyarak bu kararından vazgeçtiğini varsayıp, oyunu bu şekilde yeniden yorumladığımız da ortada artık bir Antigone falan kalmaz. Biz yine bir oyun isteriz ama oyun bize devlet yasalarına karşı herkesin mutlaka boyun eğmesi gerektiğini söyler. Bu yasaları tek bir kişi bile ihlal edemez der.

Hal böyle olunca birey/insan hakkı savunucusu olan ve bunun bedelini canıyla ödeyen Antigone, nasıl İsmene’ye dönüştürülemezse, Lilith de Havva’ya dönüştürülemez. Lilith, sadece feministlerin değil, kadın hakları hatta aynı zamanda insan hakları savunucularının da sahip çıktığı bir karakter. Bence Antigone’den bile daha güçlü. Çünkü Antigone, bu dünyanın efendisine karşı ayak diriyor oysa Lilith tüm evrenin yaratıcısına karşı isyan ediyor. Bu yüzden hiçbir kadın kendisini ona yakın hissetmesin, ondan aldığı cesaretle Tanrı’yı ve yasalarını sorgulamasın diye şeytanlaştırılmış. Tarihte kurulu düzene yönelen en küçük muhalefet bile, kitlesel bir soykırıma dönüşmüş, kadınlar cadı avı adı altında yüzyıllarca yakılmış, öldürülmüştür.  

Filmde elimizde Lilith’in Leyla olduğuna dair ölümsüzlüğü dışında hangi veriler var?

Ben bulamadım. Leyla’nın yemek yapıp yoksul kadınlara götürmesi, onlarla birlikte yemek yemesi, paralı günlerde evinde kadınları ağırlaması, koca konağın işini tek başına yapması(biz görmüyoruz ama vardır mutlaka bir hokus pokusu, yoksa nasıl yetiştirecek?), her daim bakımlı ve güzel olması, enerjik olması falan diyeceğim ama bunu Havva da yapıyor zaten. Bir kerameti yok yani. Geriye bir Leyla’nın doğru dürüst slogan bile atmayı becermediği bir kadın eylemi var. Ona da Havva olarak pekâlâ katılabilir. Bu tek kare yetmez yani.

Baştaki bu bir Ezel Akay filmi mi soruma gelince, evet bu bir Ezel Akay filmi. Filmin çok sevdiğim masalımsı, fantastik, rengârenk atmosferi yine müziklerle kesilmiş epizotlardan oluşmuş. Ama bütün oyuncularını kullanabileceği bir müzikal havası yerine neredeyse aynı melodilerden oluşan şarkıları sadece Adem’e(Haluk Bilginer) söyletmesi haksızlık olmuş. Akay keşke öyküsünü doğrudan Havva kızı Leyla üzerine kursaydı. Lilith figürü sadece müzayedede satılan bir yazma olarak kalsaydı. Belki daha keyifli, tekrar tekrar izleyebileceğimiz bir film çıkardı.

Şimdi sorumu yineliyorum: Lilith nerede?

*Antigone: Sofokles tarafından M.Ö. 440 yılında yazılmış tragedya. Thebai kentinin kralı Kreon, taht kavgası yüzünden savaş alanında ölen yeğenlerinden birisini devlet töreniyle gömerken, diğerinin gömülmesini yasaklayıp cesedini kurda kuşa yem etme emri verir. Antigone savaş alanında kaybettiği iki kardeşi için gözyaşı dökerken, açıkta kalan kardeşinin gömülme hakkını savunur, Kreon’un emrini dinlemez ve kardeşini gömer. Kreon emrine itaatsizlik eden Antigone’yi cezalandırır.

** 9 Canlı: Tayfun Türkili’nin yazdığı komedi oyunu. Faruk ve Güzide 20 yıllık evli bir çifttir. Faruk evliliğinde heyecanını kaybetmiş, boşanmak isteyen biridir. Mine adında genç ve güzel bir sevgilisi vardır. Güzide boşanmayı kabul etmez, çünkü onun da genç bir sevgilisi vardır ve Faruk’un mirasından vazgeçmek istemez. Faruk, Güzide’den tamamen kurtulmak için onu öldürmeye karar verir. Bunu dokuz kez dener ve her seferinde Güzide bir tesadüfle ölümden kurtulur. Sonunda Güzide, Faruk ve Mine’yi kaza süsü vererek öldürür, genç aşığıyla evi terk eder.

Film incelemesi: Güler Cengiz

Paylaş

İlgili Yazılar