KA.DER: O koltukların yarısı bizim!

KA.DER, kadınların seçme ve seçilme hakkını elde edişlerinin 87. Yıldönümü sebebiyle yaptığı açıklamada “Türkiye’de kadın hareketi, bugün hiç olmadığı kadar geniş kesimlere ulaşmayı, hiç olmadığı kadar kapsayıcı olmayı başarıyor. Her alanda var olma ve eşitlik mücadelemiz sürerken, hayatlarımızı belirleyen siyasetin kadınsız olması düşünülemez. O koltukların yarısı bizim!” ifadelerine yer verdi.

Haber- Fatoş Sarıkaya

Kadın Adaylarını Destekleme Derneği (KA.DER) Mersin Şubesi, kadınların seçme ve seçilme hakkını elde edişinin yıldönümünde yaptığı açıklamada Türkiye’nin parlamentoda kadın temsilinin yalnızca yüzde 17.3’lük temsil oranı ile dünyada 130. sırada yer aldığını belirtti.

Siyasette kadın temsili oldukça düşük

KA.DER Mersin Şube Başkanı Aysu Zeka, Türkiye’de 20 ilden bugüne kadar tek bir kadın milletvekili çıkmadığını aktararak “Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop ve Yozgat’ın isimlerini burada özellikle saymak istiyoruz. Bu vahim durumun fark edilmesini istiyoruz. 2021 yılında kadın temsilinin bu kadar düşük seviyelerde olması, ciddi bir demokrasi ve yönetim krizi demek. Kapsayıcılıktan uzak bir siyasetin ne kadar demokratik olduğunu hep beraber sorgulamalıyız.” diye konuştu.

Kazanımların üzerine 87 yılda neler eklendi?

Seçme ve seçilme hakkının kazanılmasının hemen ardından gerçekleşen 1935 seçimleri ile Türkiye, mecliste yüzde 4.5’lük kadın temsili ile, dünyada kadın temsili oranında Finlandiya’dan sonra ikinci sıraya yerleşti. Ancak yüzde 4.5 ile başlayan bu temsil hiçbir zaman yüzde 20’yi bile bulamadı.

1997 yılında KA.DER’in kurulmasından sonra gerçekleştirdiği çalışmaları ve kampanyaları sonrası yapılan ilk seçimde, yüzde 4 oranı yeniden yakalandığını söyleyen Aysu Zeka, “2007 yılında, kadın hareketinin yeniden güçlenmesinin sonucu olarak ilk kez yüzde 9.1’lik temsile ulaşıldı. Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre Türkiye, bugün 156 ülke içerisinde 133. sıraya gerilemiş durumda. Bu tablo bize, kadınların hayatın her alanında ayrımcılığa uğradıklarını, eğitim ve finansal kaynaklara erişim noktasında yaşadıkları dezavantajların toplumsal ve geleneksel baskılarla da perçinlendiğini gösteriyor. Bu tabloya göre, hali hazırda ekonomik olarak ayrıcalıklı kesimlerin erişebildiği siyasete katılıma, kadınlar daha yolun en başında siyasete girme kararını alırken dahi yenik başlıyorlar. Bunun yanında kadın liderliğin görünürlüğünün az olması rol model eksikliğine, dolayısıyla kadınların siyaseti tercih etmemelerine veya yolun başında vazgeçmelerine neden olabiliyor.” dedi.

Kadın temsili neden önemli?

Şube Başkanı Aysu Zeka konuşmasının devamında şunları söyledi: Kadınlar siyasete girmek istediklerinde, erkek siyasetçilere yapılmadığı şekilde yeterlilikleri sorgulanıyor. Her bakımdan son derece yeterli olan kadın adaylar dahi listelere alınmıyor. Bunun sebebi, kadınların eğitim, kaynak vb imkânlara erişemediği dönemlerden gelen, kadınların yetersiz olduğuna dair toplumsal ön yargılar. Ayrıca liderliğe atfedilen vasıfların erkeklikle özdeşleşmiş olması. Oysa bugün aşikâr ki toplumsal olarak erkekliğe atfedilen bu özelliklerin birçoğu, ülkeleri felakete sürükleme potansiyeline sahip. Binlerce yıldır erkek egemen yapı tarafından yönetilen dünyada bugün gördüğümüz tablo savaş, derin yoksulluk, açlık, şiddet, kutuplaştırma, çatışma, ayrımcılık ve eşitsizlik. Dolayısıyla hem toplumsal cinsiyet rollerini hem de iyi liderliğin ne olduğunu yeniden tartışmamız gerekiyor.

“Sorumlu milletvekilleri ve siyasi partilerdir”

Milletvekilleri ve siyasi partiler, bugün uçurum boyutundaki eşitsizliğin hala sürüyor olmasından birinci derecede sorumludur. Eksik temsil, kapsayıcı olmayan bir demokrasiye ve bir yönetim sorununa işaret eder. Halkın tümünün iradesini yansıtması gereken meclisin, belirli bir cinsiyet tarafından tahakküm altına alınması demektir.

Bu tabloyu değiştirmek adına, siyasi partilerin öncelikle kendi tüzüklerinde ve uygulamalarında eşitliği sağlamak üzere samimiyet göstermeleri gerekiyor. Kadın temsilinin yalnızca parti tüzüklerinde yer alması yeterli olmayacaktır. Bu konuda gerçek ve somut adımlar atılana kadar kararlıkla yürütülmesi gereken en önemli çalışmalardan biri ise; partiler, meclis grupları, sivil toplum kuruluşları arası efektif bir kadın dayanışması kurulmasıdır. Özellikle kadın milletvekilleri, siyasi parti şapkalarını çıkararak, kadın temsili noktasında birlikte güçlü bir ortaklık kurabilmeli; sivil toplum ve kadın hareketinin gücünü de arkalarına alarak kampanya ve politikalar üretebilmelidir.

“Kadınlar olmadan, demokrasi olmaz”

KA.DER Danışma Kurulu üyesi İlksen Sorguç Dinçer de  siyasette fermuar sisteminin uygulanması gerektiğine işaret ederek, “Yasal olarak kadınların seçilme konusunda hiçbir yasal engel yokken, hatta Anayasa’nın eşitlik maddesine kadınların büyük mücadelesiyle ‘Devlet bu eşitliği sağlamakla yükümlüdür’ hükmü yer almışken, maalesef temsilde eşitlik 87 yıl sonra hala sağlanamamıştır. Bu durum erkek egemen yapının bir sonucudur. Kadınların yeterince temsil edilmediği TBMM’de kararlar alınıyor. Artık, yüzde 51’lik oy oranına sahip kadınlar eşit temsil edilmeli. Bunun da tek yolu, fermuar sisteminin uygulanmasıdır. Aday listelerinin bir kadın, bir erkek olarak hazırlanmasını talep ediyoruz.” şeklinde konuştu.

Paylaş

İlgili Yazılar