Karanlığa karşı: dişe diş, göze göz

2023 Eylül. Seçimlerden önce ve sonra bir çoğumuzun tahminler yürüttüğü, yaşanabilecekleri öngördüğü durumlar bugün geldiğimiz noktada tek tek karşımıza çıkıyor. Elbette bütün bunlar sadece sezgisel olarak tahmin ettiğimiz şeyler değil AKP iktidarı döneminde karşılaştığımız bütün düşmanca politikaların bizi getirdiği noktada olası senaryolar karşısında savunma halinde olabilme ihtiyacının sonuçları olarak karşımıza çıkıyor. Bahsettiğimiz bu saldırılar sadece AKP iktidarı değil, aynı zamanda bu iktidar döneminde gün geçtikçe palazlanan tarikatların, cemaatlerin, dinci gerici İslamla toplumu dizayn etmek isteyen her kesimin karşımıza çıkardığı saldırılardı. Seçimlerden önce ise AKP – MHP ittifakına dahil olan, destek açıklayan gerici kesimlerin tümü mücadelemizin daha zorlu, daha sert geçeceğinin habercisiydi. Seçimlerden sonra ise tüm bu düşündüklerimizin hamle hamlekarşımıza geldiğini görmeye devam ediyoruz. 

AKP iktidarının başından bu yana toplumu sarmalamaya çalıştığı gericilik yumağının birincil hedefleri kadınlar, LGBTI+lar ve çocuklar oldu. Yıllardan bu yana mücadelesi ile AKP’ye geri adım attırabilen, toplumsal muhalefetin en ilerici unsurlarından olan kadınlar, iktidarın gözünde boyun eğdirilmesi gereken, eşitliği, özgürlükleri, kazanımları, emeği, hakları ellerinden alınması gereken toplumun ikinci sınıf bireyleri olarak görüldüler. LGBTI+lar ise insanlık dışı muameleyi hak eden, toplum için zehirli birer varlık olarak kategorize edildiler. Toplum mühendisliği denildiğinde ülkenin geleceğini dinci gerici zihniyetle kurmak ve “ dindar nesil” yetiştirmek temel aldıkları hedeflerin en önemlileri oldu. Yıllardan beri politikalarını bu biçimde kuran, kadınların kazanımlarına saldıran, tacizi tecavüzü aklayan, kadın cinayetlerini, homofobiyi, transfobiyi meşrulaştıran, katillericezasızlıkla ödüllendiren, İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran bu iktidar, her döneminde olduğu gibi gericiliği bir ittifak haline getirdiği bu dönemde de çocukları ve eğitimi hedefleri arasına koydu.

Seçimlerden sonra artacağını tahmin ettiğimiz tüm busaldırıların arka arkaya gelmeye başladığını söylemiştik.Geçtiğimiz dönemleri elbette aratmayacak olan bakanlar, milletvekilleri bir yandan toplumun nabzını yoklayabilmek bir yandan da gelecek hamleleri için zemin hazırlamak amacıylaaçıklamalar yaptılar. Geçtiğimiz hafta gündem A milli kadın voleybol takımı ve LGBTİ+ düşmanlığı ile yoğunken birtaraftan da özellikle eğitim sistemi üzerine saldırılar devam ediyordu. Gündemde kısa adıyla ÇEDES olarak geçen‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum İş Birliği Protokolü’ Diyanet işleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında konuşuldu. Yıllar öncesinde 4 + 4 + 4 sistemiyle imam hatiplerin ve eğitimin giderek niteliksizleştirilmesinin önü açılırken eğitime saldırılar zorunlu din dersleri, islami seçmeli dersler ve her yerde türemeye başlayan kuran kurslarıyla devam etti. Tarikat ve cemaatlerin hayatlarımızın her yanını sardığı, insan hak ve hürriyetlerinin adeta askıya alındığı bu dönemde bilimsel ve nitelikli eğitimden giderek uzaklaştırılan çocuklar bu kez de okullara atanacak manevi danışman adı altında görev yapacak imam, müezzin, vaiz gibi görevlilerin boyunduruğu altında kalmak durumunda olacaklar. Din görevlilerini tüm kamusal alanlara yaymaya çalışan AKP iktidarı geçtiğimiz yıllarda resmi nikah yetkisiyle müftüleri nikah işlemlerine atarken tarifledikleri ahlaklı vitrin aile modelini tüm topluma empoze etmeye çalışmıştı. Şimdi de zaten yıllardır geleceksizleştirmeye çalıştığı eğitim sistemini bu protokol ile tamamen islami kurallar ile dönüştürmeye çalışıyor. Çevreme duyarlıyım diyebileceklerin listesi yapılsa sonda dahi yer alamayacak AKP iktidarı anti bilimsel tüm şartları sağlayarak çocukların zihinlerini, geleceklerini tarikat ve cemaatler yetmiyormuş gibi devlet okullarıyla da karartmayın hedefliyor.

Bu sadece AKP iktidarıyla değil, aynı zamanda bu kötücül ittifakın tüm parçalarının eliyle karşımıza çıkarılıyor. Hüdapar genel başkanının karma eğitime karşı çıkan ve karma eğitim içerisinde okuyan çocukların birbirini taciz edeceğini söyleyen cümleleri çok uzağımızda değil. Akp politikalarının yokuşu aşmasında en büyük desteklerinden olan bu ittifak parçalarınaçok zaman geçmeden Akp’li bakanlar da destek vererek kurmaya çalıştıkları daha doğrusu boyun eğdirmeye çalıştıkları düzeni önümüze çıkarıyor. Çocukların istismara uğradığı, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz bırakıldığı, intiharın eşiğine getirildiği, ihmallerle öldürüldüğü tarikat ve cemaat abilerini/ablalarını feyz alan bu uygulama ileçocukların din ve vicdan hürriyetini hiçe sayarak karanlığın içine mahkum etmeye çalışıyorlar.

Okulsuz yerlere okul açmayan, işsiz kalan öğretmenleri atamayan, çocukları 40 kişilik sınıflarda okumaya mecbur bırakan iktidar adım başı cami inşa edip, din görevlisi atamaya devam ediyor. Toplumun tek sahibi olduklarını düşünenler, tüm toplumun onların ahlaki kurallarına göre yaşamasını dayatanlar ve elbette sadece cebini doldurmak isteyenler tüm bu karanlığa alkış tutuyor. Bizler bu karanlıkla mücadele etmeye çalışırken aynı zamanda yaşamaya, birbirimizisavunmaya, çocukları korumaya çalışıyoruz. Ensar Vakfı’ndaçocuklar istismar edilirken gülerek oy atan vekiller,çocuğunda da rızası vardı diyen bakanlar, 9 yaşında kız çocuğu evlenebilir diyen Diyanet, kadınlara sürtük diyen Cumhurbaşkanı çok geçmişte değil hemen yanı başımızda duruyor. Aynı kişiler öz babaları tarafından yıllarca istismar edilen çocukları utanmazca suçlarken yine aynı pişkinlikle türk aile yapısı hakkında müfredata ders ekledik diyerek iyi bir halt yediklerini sanabiliyor. 

Bazen bütün bu yazdıklarımızın bir köşe yazısı olduğunu unutup slogan atarcasına cümleler kurmak istiyorum. Zira yazdığımız her cümle, düştüğümüz her not hem kendimize hem de birbirimize verdiğimiz birer söz, birer yemin aslında.Hepimiz biliyoruz nefes aldığımız müddetçe tüm bu saldırılarla, gericilikle, boğazımıza dayanan ellerle, hayatımızı gasp edebileceğini sananlarla, varoluşlarımızı yok sayanlarladişe diş, göze göz mücadele etmeye devam edeceğiz.Unutmayın yaşamamızı, nefes almamızı, özgür olmamızı istemeyenlere karşı kendimizi, birbirimizi ve bu bayrağı bizden devralacak olan çocukları savunmaya devam edeceğiz.Bizim olanı bizden alamayacaklar. Derin bir nefes alın şimdi, soluklanmaya vaktimiz olmayacak.

Paylaş

İlgili Yazılar