Yıldız: “Ülkeyi yönetenler kadın cinayetlerini görmezden geliyor”

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Mersin Şube Başkanı Av. Şerife Arıcı Yıldız artan erkek şiddeti ve cezasızlık politikalarına tepki göstererek, ülkeyi yönetenlerin kadın cinayetlerini görmezden geldiğini ve bu konuda samimi bir mücadele yürütmediklerini dile getirdi.

Raziye Oskay ve Dilara Yıldız’ın erkekler tarafından öldürülmesine ilişkin tepkiler sürüyor. Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Mersin Şube Başkanı Av. Şerife Arıcı Yıldız konuyla ilişkin açıklama yaparak, “ Mersin’de Raziye Oskay (24) İstanbul’da Dilara Yıldız (29) yaşında eski nişanlıları olan erkekler tarafından kamusal alanda ateşli silahla vurularak yaşamdan koparıldılar. Kadın cinayetleri bizleri bir kez daha, ülkemizde kadınların can güvenliğinin kalmadığı gerçeği ile yüzleştirdi. Defalarca şikayetçi olmalarına, uzaklaştırma kararı almalarına rağmen devlet onları koruyamadı. Çok acı ki Dilara bir avukat, Raziye ise bir hukuk bürosu çalışanı olmasına rağmen hukukun güvencesinden faydalanamadı.” dedi.

“Ülkeyi yönetenler kadın cinayetlerini görmezden geliyor”

Erkek egemen yapının hayatın her alanında kadına ayrımcılık uyguladığını söyleyen Şerife Arıcı Yıldız, kadın cinayetlerinde kamusal sorumluluğun olduğunu ifade ederek, “Raziye sokak ortasında, Dilara ise bir restoranda polislerin gözü önünde öldürüldü. Acımızı isyana dönüştüren ise, bu kadınların son erkek şiddeti kurbanı olmayacağı endişemiz. Henüz geride bıraktığımız 2021 yılı içerisinde 367 kadın öldürüldü. Çünkü yazık ki ülkemizde kadınlar yaşam hakkının dokunulmazlığının, ne eşitliğin anayasal güvencesinden yararlandırılmıyor. Medya ve her türlü iletişim araçları ile kadına şiddet normalleştiriliyor ve sıradanlaştırılıyor. Kamusal olarak şiddete uğrayandan çok şiddet uygulayan korunuyor.” diye konuştu.

“Topyekün bir mücadele başlatmalı”

 Erkek şiddeti ve kadın cinayetlerine yönelik toplumsal olarak topyekün bir mücadele başlatılması gerektiğini belirten Yıldız şunları söyledi: Ülkede bireysel silahlanma serbestisi ve kolaylığı var. Eğitimde laiklikten uzaklaşıldı ve zaten çok yetersiz düzeyde olan toplumsal cinsiyet eşitliği bilinci hızla yok ediliyor. Kadının yaşam hakkı başta olmak üzere insan haklarını korumakla yükümlü olan devlet, bu yükümlülükleri netleştirerek devlet başta olmak üzere tüm kişi ve kurumlara şiddet ve ayrımcılıkla mücadele zorunluluğu getiren İstanbul Sözleşmesinden çekildi. Bu tablodan herkes payına düşen sorumluluğu ayırt edip kadına yönelik şiddetle kamusal ve toplumsal topyekün bir mücadele başlatmalıdır.

Bireysel silahlanmanın önüne geçilmeli, kadına yönelik şiddet suçlarının kapsamı genişletilmeli, cezalandırma amasız fakatsız olmalı, toplumsal cinsiyet eşitliği bilinci acilen yaygın eğitim programlarıyla geliştirilmelidir. Şiddete kör bakan, sessiz kalan, onaylayan herkes kadın cinayetlerinin suç ortağıdır.Bu insanlık suçuna ortak olmamak adına tüm kişi ve kurumları  kadın cinayetlerinin durması için kamusal sorumluluğuna sahip çıkmaya çağırıyoruz!

Paylaş

İlgili Yazılar