Sesin yankılanıyor

“25 Kasım, Dominik’te Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadelenin öncülerinden olan Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşlerin diktatöryel sistem tarafından katledildiği tarihtir.” Geçtiğimiz 25 Kasım’dan hemen önce yazdığım yazıya bu cümle ile başlamış ve sokaklarda olmamızın ne demek olduğunu “kelebekler zamanı geldi” diyerek anlatmıştım. Evet kelebekler zamanı bir kez daha geldi. Belki de bizim için hiç bitmeyen bir kelebekler zamanı. Belli önemi olan mücadelenin tarihsel olarak bize miras kaldığı bu günlerde önceki senelere göre neleri nasıl yaptığımızı düşünmek, nelerin değiştiğine bakmak hepimizin zihninden geçenler oluyor. Neleri değiştirebildik, değişim olmadıysa neyin üzerine hangi tuğlayı ekleyebildik. 25 Kasım’lar, 8 Mart’lar, 20 Kasım’lar, 1 Mayıs’lar.

2022’nin ilk 10 ayında 275 kadın öldürüldü. İnsanca yaşamdan uzak, emeği ile var olamayan, açlık sınırıyla baş etmeye çalışan onlarca insanın her gün göz göre öldüğü, aslında öldürüldüğü bu ülkede, kadınlar erkeklerin eli, devletin sırt sıvazlaması ile öldürüldü. Rakam olarak yaşadığımız, rakam olarak anıldığımız hayatlar yaşamaya mahkum edilirken sesimizin kısık çıkmasını isteyen herkese karşı sokaklarda olacağımızı haykırıyoruz her sene bu zamanlar. Belki de bizim için hiç bitmeyen bir kelebekler zamanı dedim ya bundandır. Ama bu kez hep konuştuğumuz, hep yazdığımızdan başka bir şey anlatacağım. Öylesine. Sadece senin okuman için. Her sene aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyormuşuz gibi düşünenler vardır belki. Bilinir söz; aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp aynı sonuçları beklemek deliliktir. Deliliklerle her gün bir arada olduğumuzu hepimiz biliyoruz lakin sanmayın ki hep aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyoruz. Rakamlar dedik ya canımızı yakan rakamlar gibi yüzümüzü güldüren rakamlar da var. Hayatlarına dokunduğumuz insanlar, hayatımıza dokunan insanlar var. Ufacık bir anı bile farklılaştırabildiğimiz anlar var.

Senenin her bir gününde şiddetin her biçimiyle birlikte yaşıyoruz. Hiçbirimiz mükemmel değiliz, bazen bu şiddet biçimlerine yönelen, ancak çoğunlukla bundan yara alan oluyoruz. Güvenli alanlarımızı sağlamaya, sağlamaya çalıştığımız bu alanlarda birbirimizi savunmaya çalışıyoruz. Yeri geliyor devletin şiddet aygıtlarıyla burun buruna gelip mücadele ediyor, yeri geliyor kendi içimizdeki canavarlarımızla baş etmeye çalışıyoruz. Korkularımızı görüyor, korkusuz hallerimizle gurur duyuyoruz. Öğreniyoruz her sene. Kaybettiğimiz her şey için mücadele etmeyi, bir arada olmanın, cüretin, direngenliğin gücünü tekrar tekrar öğreniyoruz. Bu güç sadece meydanlarda, sokaklarda, eylemlerde hissettiğimiz değil güvenmeye çalışırken, ayakta kalırken, geçinmeye çalışırken, yaşamaya uğraşırken hissettiğimiz bir güç. Önce kendimizden, sonra birbirimizden aldığımız güç. Kollarımızla değil, bacaklarımızla hatta zihnimizle aldığımız bir güç değil sadece varlığımızdan gelen, var oluşumuzdan gelen güç. Kabul edemediklerimize, kabul etmemiz beklenenlere karşı gücümüz. Bazılarımızın dostlarına, bazılarımızın ailesine, bazılarımızın hiç tanımadığı kadınlara, bazılarımızın kendine, geceye, günışığına anlattığı güç. Çok fazla güç dedim. Aslında aynı zamanda tüm güçsüzlüklerimiz. Güçsüz olurken de buradayız, yenilirken de, kaybederken de. Öğreniyoruz ya işte.

Kazanıyoruz ama biz, her bir tecrübe ile, her bir yenilgi ile. Tam da bu yüzden herkes bilsin ki, aynı şeyleri yapıp farklı şeyler bekleyenler değil, farklı şeyler yaşayan bambaşka kadınların, bambaşka mücadelelerini omuz omuza yapması bu. Her mücadelede yeni bir şey öğrenen, öğrendikleriyle sonraki isyanına hazırlanan kadınlar. İsyanı hayata, itaat et diyenlere, acılarına, mutluluklarına, hayatları elinden alınan her bir kadının mücadelesine olan kadınlar. Yanı başımızdan aldığınız tüm kadınlar için, farklılıklarını düşmanlaştırdığınız her birimiz için, isimleri hafızalarımızda yankılanan tüm kayıplarımız için; sesimiz yankılanacak bir kez daha. Bugün, yarın, 25 Kasım, 8 Mart, 1 Mayıs ya da herhangi bir ayın herhangi bir günü. Kendim için, senin için, bizim için. Sesim, sesin içimde yankılanıyor. Sesimiz ise birlikte sokaklarda yankılanacak. Yine bambaşka şeyler yapacağız birlikte. 25 Kasım’da arkaya elimi uzatınca tutacak olan sensin. Hazır mı herkes hiç bitmeyen, bizim olan kelebekler zamanına?

Paylaş

İlgili Yazılar