Adil dünya inancı mı?

İnsanların adil bir dünyada yaşadıklarına dair inanma ihtiyaçları vardır. Bu inanç bizim insan olarak yaşamsal ihtiyaçlarımızı karşılamak için güdülenmemizi, hayal kurmamızı, geleceğe dair planlar yapmamızı sağlar. Bir insanın elinden bu yaşadığı hayatın adil olduğu inancını; iyi yaşamı, sevgiyi, saygıyı, mutluluğu, iyi bir işi, iyi bir geleceği hak ettiği düşüncesini alırsanız kaos başlar. Bu kaos önce bireysel olarak yaşanır, bireyin adil dünya inancı yittikçe yansımaları toplumsal olarak görülür. Bireylerin ve dolayısıyla toplumun ruh sağlığının sağlanması ve korunması için adil dünya inancı önemli bir mekanizmadır. Adil dünya inancına göre dünya adil bir…

Paylaş
Devamını Oku

Aile mevhumu

Şu sıralar bildiğiniz üzere kadın cinayetleri ve kadina yönelik şiddetle mücadele amacı ile 2010 yılında kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ ne  yönelik bir kapatma davası var gündemde. Suçlama nedir diye baktığımda ise “kadın haklarını savunmak kisvesi altında aile mevhumunu yok sayarak aile yapısını parçaladığı” iddiasını gördüm. Aslında bu iddiaların doğru bir yanı var bence şöyle ki; bu söz konusu dernek ve benzeri diğer oluşumların, bugünkü aile yapısını yapısını parçalamak, bugünkü dayatılan aile kavramını, algısını eleştirdiğini ve dönüştürmek istediğini  ben de düşünüyorum. Tabi ben bu iddialara katılıyorum bunları suç olarak…

Paylaş
Devamını Oku

Erkeklik üzerine düşünceler

Bir müddettir etrafımdaki erkeklerin feminist düşünceler üzerine verdikleri tepkileri ve ataerkil erkeklik kavramına karşı aldıkları tavırlarını gözlüyorum. Bu erkeklerin bazıları birlikte eşit, özgür, sömürüsüz ve sınıfsız bir dünyanın hayali ile omuz omuza mücadele ettiğim erkekler… Bazıları ise yaşamımın çeşitli zaman dilimlerini açıklık içinde paylaştığım erkek arkadaşlarım, dostlarım ya da partnerlerim… Önceden mücadelemizi küçümseyecek ya da çürütecek argümanların peşinde koşar ya da sessiz kalarak mücadelemizi pasif şekilde reddederlerdi. Ama bu aralar değişik bir ruh hali içerisindeler. Feminizmin artık yadsınamaz bir noktaya geldiğini onlar da biliyorlar. Kaçacak yerlerinin kalmadığını, ya fail ya…

Paylaş
Devamını Oku

Kadın sağlığı ve ba(ğ)zı gerçekler

Tüm dünyada 45 yaş altı kadınlarda en sık görülen 2. kanser türü ve meme ile akciğer kanserinden sonra kanserden ölümlerin 3. nedeni olan serviks (rahim ağzı) kanseri, uzun süren, inatçı yüksek riskli HPV enfeksiyonu sonucu oluşmaktadır. Hemen her şeyde olduğu gibi bu konuda da Türkiye’deki istatistikler sağlıklı değildir. Ancak, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yerkürede her yıl ortalama 270.000 kadın bu sebeple kaybedilmektedir. İşin acı tarafı, bu kansere sebep olan en belirleyici HPV suşlarına karşı etkin olan HPV aşısı, ülkemizde sadece belli gelir seviyesinin üzerinde olan veya gelirinin çok üzerinde…

Paylaş
Devamını Oku

Kadın yoksulluğu veya yoksulluğun kadınlaşması

Kadınlar yaşamın içinde ve somut olanla, dokunduğu ve değiştirdiği ile hayatı var ederken erkekler tarihin başlangıcından beri soyut ve genel ilkeler etrafında kendini var etmiş ve etmeye devam etmektedir. Erkek egemen sistem, Tanrının ve tanrı devletinin evrenselliğinden, imparatorlukların geniş ve sömürgen sınırlarına oradan kapitalizmin/liberalizmin daha da ince ayarla dokuduğu evrensel sömürü sistemini ayakta tutmak adına bireyleri ve toplumları tüketir. Başlangıçta, ekonomi ve üretim ilişkileri(…) evin idaresi meselesinden doğmuş ve aslında kadının evin ekonomisini üreten noktada olmasını da anlatan bir kavramdır. Ev denilen ortak yaşam alanında kadınla birlikte başlayan ekonomik üretim…

Paylaş
Devamını Oku

Başka Bir Gazetecilik Mümkün (Mü)

Kadından Haber olarak objektiflerimizi, sözümüzü, feminist medyanın izlerini taşıyan dövizlerimizi 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’ne taşıdık. Fotoğraflarımızı çektik, haberleri yazdık ama en çok kalabalıklığa karışıp slogan attık, dans ettik, eğlendik. Biz olmanın, kendimiz olmanın coşkusunu ve keyfini yaşadık. Direnişin, omuz omuza olmanın tadını çıkardık. Aslında bir süredir eylemlerde her ikisini yürütmeye çalıştığım için bazı meslektaşlarımdan eleştiri alıyorum. Bu eleştirilerin odağında bir gazetecinin aktivist olmaması gerektiği oluyor. Haber takibi yaparken bir yandan da feminist kimliğimizle orada bulunmamız, sloganlara eşlik etmemiz ve hatta polisle çıkan arbedelerde arkadaşlarımızla dayanışmamız gazeteciliğin bir parçası olarak…

Paylaş
Devamını Oku

İnce ayrıntılar sizin olsun bizim biraz işimiz var

8 Mart yaklaşırken aslında yılın her bölümünde konuştumuz konulara günün ve haftanın öneminden doğru daha yoğun bir şekilde eğilmeye başlıyoruz. Kadına ve LGBTİQ+’lara yönelik şiddet, cinsiyet eşitsizliği, erkek – devlet şiddeti, ayrımcılık, nefret, görünmeyen emek, cinsiyet temelli emek kıyası, mobbing… Bunların yanında aslında yüzyıllardan beri içinde olduğumuz ve bazen içinde olmaktan memnun olduğumuzu düşündüğümüz bir emek ve emek sömürüsü biçimi daha var; duygusal emek. Burada bunun neler olduğunu saptayabilir ve temelde yatan şu soruya cevap arayabiliriz belki de; duygusal emeğin cinsiyete dayalı dayatılmış kısmını görebiliyor muyuz? Duygusal emeğin cinsiyetleştirilmesi durumu…

Paylaş
Devamını Oku

Doğarken ölmek

Kadının sosyal koşullar altında ikincil konumu tarihsel bir süreklilik içermektedir. Özellikle bazı tarihsel dönemlerde ve kültürlerde gelenekler içine din olgusu ile birlikte hapsedilmiştir. Din bünyesine giren gelenekler zamanla dinin vazgeçilmezi ve sorgulanamaz unsurları halini almıştır. Ataerkilliğin din ve gelenekten türediği varsayımı kadının toplumsal konumu ve statüsünü değerlendirirken, oldukça belirleyici bir hale dönüştürmüştür. Öteden beri yapıla gelen şeyler, alışkanlıklar, geçmişle olan bağlantılar sosyal bilimcilere göre gelenek halini alabilmesi için üç kuşak geçmesi gerektiğiydi. Gelecek geçmişle sınırlı mıydı bilinmez ama yaşayan her insanında hata yapması kaçınılmaz bir sonuçtu. Kadının toplumsal konumunun sınırlarını…

Paylaş
Devamını Oku

İklim krizi ve feminist ekolojik mücadele

Dünyayı saran, tüm canlıların hayatını tehdit eden iklim değişikliği; siyasi, toplumsal, ekonomik ve ekolojik bir krizdir. Atmosferdeki sera gazının olması gerektiğinden daha fazla birikmesi, ısının dünyada hapsolması, karbon gazı, fosil yakıtlar, termik santraller… İnsan eliyle arttırıldığını bilmekteyiz. İklim krizi uzak gelecekte gerçekleşecek bir olay değildir. Şu anda yaşamakta olduğumuz bir sorun olarak ele almalıyız. Elbette sadece ekolojiyi etkilemiyor. Ekonomik ve sosyal alanlarda da yıkım yaratmakta. Dünyayı bu yıkımdan kurtarmak yalnızca ezilmeye mahkum edilmiş yerli halkların sorunu olarak görülmemelidir. İçinde bulunduğumuz vahşi kapitalizmin yarattığı sonuç olarak ele alınmalıdır. Hali hazırda içinde…

Paylaş
Devamını Oku

Öfkemizi Büyüten Patriyarka Kendi Sonunu Hazırlıyor!

Çağın eğitime, bilime, kültüre, sanata en kolay erişim sağladığı, ilerleme için en elverişli olan bu günlerde Türkiye’de kadınlar hala can güvenliğinden endişe duyuyor. Sadece geceleri sokaklarda değil, kampüsünde, yurdunda, işinde, evinde her yerde kol gezen erkek şiddeti ile karşı karşıyayız. Tenha sokaklarda yürürken sürekli arkamızda birinin olup olmadığını kontrol etmek zorunda kalıyoruz, tacizci gözler yüzünden mide bulantıları yaşıyoruz. Biz bunları yaşarken erkekler sokakta konfor içinde yaşayıp gidiyor ve tacizciler, katiller cezasız kalıyor. Gün geçtikçe büyüyen, büyütülen erkek şiddetinin bir güvencesi olduğunu kim söyleyemez ki? Saraydan tacizcilere hadsiz, sonsuz güvence… Kadın…

Paylaş
Devamını Oku